irtibat: 0216 311 58 27 - 0541 789 65 95


  • 3 bin caminin kadınlar bölümü düzelecek

    3 bin caminin kadınlar bölümü düzelecek..


    Erdemli: Diyanet bu konuda çok hassas. Camilerin kadınlar bölümünü güzelleştirmek için çalışıyoruz. Halen 30 ekip İstanbul’daki tüm camileri dolaşıyor. Proje bittiğinde kadınlar da kubbenin altında namaz kılabilecek.

    Erdemli: Diyanet bu konuda çok hassas. Camilerin kadınlar bölümünü güzelleştirmek için çalışıyoruz. Halen 30 ekip İstanbul’daki tüm camileri dolaşıyor. Proje bittiğinde kadınlar da kubbenin altında namaz kılabilecek.

    İSTANBUL MÜFTÜ YARDIMCISI KADRİYE AVCI ERDEMLİ’NİN KADINLARA MÜJDESİ VAR
    Türkiye’de 85 bin civarında cami var. Bu camilerin hepsinde değilse de çoğunda mutlaka kadınlar için de ayrılmış bir bölüm bulunuyor ama o bölümlerden pek azı insana kendini caminin gönül genişleten ferahlığında hissettirebiliyor. Çünkü çok büyük ihtimalle kadınlar bölümü ya caminin ana gövdesinin dışında, ya balkonda, arka taraflarda bir yerlerde paravanla ya da perde ile camiden koparılmış, tecrit edilmiş oluyor. Rutubetli, karanlık, bakımsız kuytu yerler. Peki neden böyle? Hazreti Peygamber’in mescidinde durum neydi? Ne oldu da kadınlar camiden uzaklaştırıldı ya da en arkaya, kuytuya itildiler? İstanbul Müftü Yardımcısı Kadriye Avcı Erdemli ile hem bu sorunu hem de Diyanetin ne yaptığını konuştuk.

    Mevcut duruma bakılırsa kadınların camide bir yeri var ama en arkada, en kuytuda, en dar ve rutubetli, en karanlık yerde. Balkonda da durum pek parlak değil doğrusu. Neden böyle olduğunu ve Diyanet’in bu konuda ne yaptığını etraflıca konuşmak istiyorum ama en başından başlayalım: Hazreti Peygamber’in Mescid’inde kadınlara yer var mıydı?
    Yüce dinimiz kadın erkek bütün Müslümanları ibadetle yükümlü tutmuş, bu konuda da kadın ile erkek arasında herhangi bir ayrım gözetmemiştir. Hz. Peygamber döneminde erkekler gibi Cuma, bayram hatta beş vakit namazlarını da camide kılan; Cuma hutbelerinde Peygamberimiz hutbe okurken ayağa kalkıp Peygamber’e sorular soran, sorularına doğrudan Peygamber’den cevap alan kadınların varlığını görüyoruz. Yine Rasulullah (sav)’in o dönemde kadınların camiye gitmesini istemeyenlere karşı uyarıcı hadisleri mevcut. Mesela bir hadisinde “her hangi biriniz karısı camiye gitmek istediğinde, sakın onu men etmesin!” buyuruyor; başka bir hadisinde de “Kadınlarınız sizden karanlık vakitlerde mescide gitmek istediklerinde kendilerine engel olmayınız” buyuruyor. Kadınlar da bu ruhsattan yararlanarak çocukları ile birlikte yatsı namazına dahi gitmişler.

    PEYGAMBERİN MESCİDİNDE…
    Hz. Peygamber döneminde kadınlar caminin neresinde namaz kılmışlar, kendileri için ayrılan bir mekanda mı, bütünün bir parçası olarak cemaatle birlikte mi?

    Bu dönemde kadınlar, varsa çocuk safının, çocuklar yoksa erkek safının arkasında vakit namazlarını cemaatle kılıyorlardı. Kadınlar için özel olarak ayrılmış kat, oda, perde, paravan vs. yoktu. Kadınlar Resulullah’ı görüyor, O’nun vaaz ve hutbelerini dinleyebiliyor, O’na sorular sorabiliyorlardı.

    Bugünkü uygulama Peygamber sünnetinin tamamen aksine yani! Çok üzücü… Peki daha sonra, dört halife döneminde de durum aynen böyle sürdü mü?
    Evet. Bunun Hulefa-i Raşidin zamanında da böyle devam ettiğini bazı tarihi bilgilerinin yanı sıra, Hz. Ömer hutbe okurken ayağa kalkıp, Hz. Ömer’in mehir konusundaki açıklamalarına itiraz eden ve kendisiyle tartışan hanım sahabe olayından da anlıyoruz.

    KADINLARIN AYAĞI OSMANLI’DA KESİLDİ
    Sonraki yıllarda İslam devleti büyüdü, farklı coğrafyalara kültürlere açıldı. Bu uygulama her yerde aynen hayat buldu mu? Mesela Anadolu toprakları İslamlaştığında da kadınlar camide ibadet edebiliyor, eğitime katılabiliyor muydu?
    Maalesef öyle olmadı. Mesela Osmanlılar döneminde kadınların, vakit namazlarına, bayram ve Cuma namazlarına Hz. Peygamberin dönemindeki gibi bilinçli bir katılımdan söz edilemez. Ama yine de bu dönemde Osmanlı kadınları camiye- Ramazan münasebetiyle-teravih namazı, kandil ve mevlit gibi bazı özel gün ve sebeplerle gitmişler. Bu kadar gitme için bile onlar için yine de caminin içinde, ana mekânda bir bölme ya da kadınlar mahfili yapılmış. Kadınlar burada hem namaz kılmış hem de caminin ana unsurlarını görerek camide bulunma duygu ve sevabına ermişler.

    CUMHURİYET DÖNEMİNDE PARAVAN VAR
    Ya sonra, Cumhuriyet döneminde?
    Cumhuriyet döneminde de yapılan camilerde kadınlar teravih ve kandillerde camiye bir şekilde devam etmişler ancak caminin içinde artık namaz kılamaz olmuşlar. Bodrumlara, odalara veya perdelerin arkasına gönderilmişler. Kadınlar artık mihraba perde arkasından bakmayı, camide namazın gerekleri arasında saymaya başlamış, erkeklerin kendilerini namaz kılarken görmesinin namazlarını bozacağına inanmaya başlamışlar.

    KADINLARI GÖRMEK NAMAZI BOZMAZ
    Böyle midir peki, erkekler kadınları gördü diye namaz bozulur mu?
    Hayır elbette. Bunu iddia eden ilmihallere baksa öyle olmadığını görecektir. Namazı bozan şeyler arasında erkeklerin kadınları görmesi yahut kadınların erkekleri görmesi gibi namazı bozan bir madde yoktur. Bu durum namazın mekruhları arasında bile değildir.

    EFENDİMİZ: “KADINLARI GECE MESCİDE ÇIKMAKTAN MEN ETMEYİNİZ”
    Tekrar olma pahasına, yeniden adlı adınca soracağım: Kadınları mescitten men eden, uzaklaştıran ya da arkalara, kuytulara iten bir ayet, hadis var mıdır? Kur’an’da ve hadislerde konu tam olarak nasıl geçiyor?

    Hz. Peygamber’in (Allahın kadın erkek bütün kullarının Allahın mescitlerinde ibadet etme ve dini konularda bilgilenme) uygulaması aslında O’nun vefatından kısa süre sonra tartışılmaya başlamış; kimisi Hz. Peygamberin kadınların mescide gitmekten menedilmemesi yönündeki asli hükmünü savunurken, kimisi de genel ahlakın bozulduğu gerekçesiyle kadınların mescide gitmekten menedilmesi gerektiğini savunmaya başlamışlar. Mesela Abdullah İbn-i Ömer ile oğlu arasında geçen bir münakaşa, bu tartışmalar için bir örnek olabilir.

    Nasıl bir tartışma, anlatır mısınız?
    Şöyle: İbn-i Ömer “Rasulullah ‘Kadınları gece mescide çıkmaktan menetmeyiniz’ buyurdu” deyince, oğlu: “Onları bırakmayız, bırakırsak çıkarlar ve bunu kötüye kullanırlar’ der”. Bunun üzerine İbn-i Ömer, oğluna kızar, onu tokatlar ve bağırır: “Ben sana Rasulullah ‘izin verin’ buyuruyor diyorum, sen de çıkıp ‘Hayır, izin veremeyiz’ diyorsun”…

    HZ. AİŞE’NİN RİVAYETİ YASAKLAMA İÇERMİYOR
    Etkileyici bir örnekmiş… Ama Hz. Aişe’ye atfedilen aksi yönde rivayetler de var sanki?
    Evet. Hz. Ayşe’den nakledilen; “Eğer Allah Rasulü kadınların kendisinden sonra mescitlerde neler ihdas edeceklerinibilseydi, İsrail oğulları gibi, O da onların mescitlere girmelerini yasaklardı” şeklinde bir rivayet var. Bundan hareketle, bir takım kaygılar dile getirilmiş ve toplumun yarısını oluşturan büyük bir kitlenin cami eğitiminden uzak kalmasına neden olunmuş. Halbuki ben Hz. Aişe’nin bu sözüyle kadınları camiden men etmeyi değil, kadınların kendilerine çeki düzen vermelerini istediği kanaatindeyim.

    AKSİ ÖRNEĞİN ŞARTLARI BAŞKA
    Bugünkü “kadınları gözümüz görmesin”ci zihniyet Hz. Peygamberin sünnetini bırakıp bu rivayetten besleniyor ama?
    Günümüzde kadınların ibadetlerini camilerde değil de evlerde yapmalarının daha hayırlı olduğu şeklinde de bir düşünce mevcut. Bu inanış da, şu ve benzeri rivayetlerin yorumundan kaynaklanmış olabilir. Rivayete göre bir kadın sahabe Hz. Peygamber’e gelerek; “Ey Allah’ın Rasûlü, kocalarımız sizinle beraber namaz kılmamıza engel oluyorlar. Oysa biz sizinle namaz kılmayı çok istiyoruz” diye şikâyette bulunmuş. Bunun üzerine Hz. Peygamber, bu sahabe hanıma namazlarını evinde kılmasını tavsiye etmiştir. Daha önceki rivayetlerde, camiye gitmek isteyen kadınlara engel olunmamasını isteyen ve bunu hutbelerde dile getiren Hz. Peygamber’in bu kadın sahabeye evinde ibadet etmesini tavsiye etmesi, kocasını şikâyet eden bu kadının aile içerisindeki konumunu dikkate almış olmasından ve ailede huzursuzluk çıkabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmasından kaynaklandığı kuvvetle muhtemel.

    Diğer İslam toplumlarında durum nasıl peki?
    Bu soruya cevap verebilecek bir araştırmaya sahip değilim. Ancak Hac da Kabe, Mescid-i Nebevi ve diğer mescitlerde kadınların mevcudiyeti malum. Buralarda kadınlar neredeyse erkekler kadar gidiyor mescitlere. Ancak aksi örneklerde hiç yok değil tabi.

    MESCİDİ KIBLETEYN’DE YAŞANAN GÖNÜL KIRIKLIĞI
    Bunu açmanızı rica edeceğim…
    Şöyle: 1999’da ilk kez hacca gittiğimde önce Medine’ye vardık. Mescid-i Nebevi’yi ziyaret ettik. Sonra sıra Mescid-i Kıbleteyn’e, iki kıbleli mescide geldi. Hani bir sabah, namazın ortasında gelen ayetle Müslümanların yönlerini Mescid-i Aksa’dan Mescidi Haram’a döndükleri camii. Kadınların da cemaatte bulunduğu bu namazda, ayet gelince kadınlar ve erkekler saflarının yerlerini değiştirmişler, namazın yarısı Kudüs’e kalan yarısı Mescid-i Haram’a doğru kılındığı için buraya Mescid-i Kıbleteyn yani iki kıbleli mescit denmişti. İki Mihrabı olan mescit…
    Evet…
    Bu mescide yaklaştıkça heyecanlanmıştım. Çok merak ediyordum iki kıbleli mescidin iki mihrabını. Ve orada Peygamber ve ashabı gibi, sabah namazında Resule uyan kadınlar gibi namaz kılmayı arzuluyordum. Ama… kadınlar bölümü yerden tavana kadar duvarla örülü. Ne mihrap, ne minber görünüyor… Ve büyük bir hayal kırıklığı içinde, o mihrabı görmeden, hissetmeye çalışarak kılınan bir namaz… Rabbim kabul etsin inşallah.

    KADIN SONRADAN “FİTNE” GİBİ GÖSTERİLDİ
    Amin. Bütün bu süreçte ne oluyor da kadınlara camiler dar ediliyor peki? Bugünkü duruma hangi süreçlerle, neden ve nasıl geliyor Müslümanlar?
    Hz. Peygamber döneminde kadınlar cami ve cemaatten azami ölçüde yararlanırken İslam topraklarının genişlemesi, Müslüman nüfusun çoğalmasıyla birlikte cami-cemaat ilişkisinde farklı düzenlemeler geliştirilmiş. Bazı başka konular gibi maalesef özellikle kadın konusunda da gelenek dinin önüne geçmiş. Kadına karşı davranışlarda, kadın ve cami söz konusu olduğunda bilhassa törelerin, geleneklerin dinin önüne geçtiği rahatlıkla söylenebilir. Kadınlar konusunda, ne yazık ki o altın devirden sonra tarihin karanlık sayfalarına yeniden dönülmüş, asırlar boyunca “kadının fitne” olduğu gerekçesi ile kadın ikinci plana itilmiş, öğrenimleri yasaklanmış, ayakları camilerden uzaklaştırılmış, ardından da “aklı ermez” damgası vurularak bir cehalet karanlığına terk edilmişlerdir.

    KADINLAR BÖLÜMÜ CAMİDEN KOPUK VE İZBE
    Türkiye’deki duruma geçmek istiyorum izninizle. Camilerin kaçta kaçında kadınlar kubbenin altında namaz kılabiliyor?
    Türkiye’deki duruma bakınca: Erkek cemaatin ibadet ve eğitim amaçlı olarak camiyle ilgisi bir şekilde devam ediyorken kadınların genellikle camiye devam etmediklerini; cemaatle namaz kılmadıklarını ve cami eğitiminden yeterince yararlanamadıklarını görüyoruz. Bunun örfi bir takım nedenlerinin yanında camilerde kadınlara yer olmaması ya da olan yerlerin de camiden kopuk, izbe, bakımsız yerler olması; caminin erkeklerin namaz kılabileceği, kadınların gelmesi gerekmeyen bir mekân olarak algısı etkili olmuş olmalı.

    DİYANET KOLLARI SIVADI ÇALIŞIYOR
    Diyanetin son yıllarda eski donuk çizgisinden farklı olarak daha hayatın içinde olduğunu, yanlış gelenekten arınmaya çalıştığını görüyoruz. Kadın müftü yardımcılarımız da var nihayet. Camiler ve kadınlar konusunda ne düşünüyor ve ne yapıyor peki Diyanet?
    Diyanet İşleri Bakanlığı (DİB), kadınların Hz. Peygamberin zamanındaki gibi namazlarını kılabilmeleri, camilerdeki dini eğitimden nasiplenmeleri için değişik çalışmalar yapmakta. Bunlardan en önemlisi de “Camilerin Kadınlar Bölümünü Güzelleştirme Projesi.”
    Radikal bir müdahale neden yapılmıyor mekân kullanımı bakımından? Projenin adı hiç değilse iyileştirme falan olsaydı. Güzelleştirme makyajla yetinileceği izlenimi veriyor?
    Tam tersi, iyileştirme ifadesi makyaj manası içerir bence. Güzelleştirme ifadesi ile kadınların nezih mekanlarda abdest alıp namaz kılmalarının yanında Hz. Peygamber zamanındaki gibi caminin ana unsurları olan mihrabı minberi görerek namaz kılmalarını sağlamak ve cami ile kadınları yeniden buluşturmaya katkı sağlamak amaçlanıyor. Güzelleştirme, iyileştirmeden ilerde olan bir çalışma, inanın.

    ŞİKAYETLER BİZİ HAREKETE GEÇİRDİ
    Bu projeye neden gerek duyuldu, niçin şimdi harekete geçtiniz?
    Günümüzde kadınlar eğitim, iş, cami ziyaretleri vb nedenlerle toplum hayatına artık daha yoğun katılıyorlar, daha fazla dışarıdalar. Bu durum camilerde namaz kılma ihtiyacını da beraberinde getirdi. Ama maalesef çoğu camimizin mimari yapısı, cami yapılırken kadınlar düşünülmediği için, bu talebi karşılamakta yetersiz kaldı. O yüzden de kadınlara bodrum katı ya da küçük yerler tahsis edilmiş, abdest alma mekânları ise hiç düşünülmemiş.
    Kadınlar bu durumdan uzun zamandır müştekiydiler (şikayetçi) ancak kadın müftü yardımcıları atanınca kendilerine muhatap buldular ve bu sıkıntılarını da çokça dile getirir oldular. Namaz kılan ama uygun ortam bulamayan kadın yazarların olayı köşelerine taşımaları da Müftülüğün harekete geçmesinde etkili olmuştur.

    ERKEK CEMAATTEN DE ŞİKAYET VAR
    Size gelen tepkilere göre şikayetler nerelerde yoğunlaşıyor?
    Gelen şikâyetler daha çok kadınların namaz kılması için ayrılan yerlerin şartlarının çok kötü olduğu yönünde. Rutubetli veya kışın soğuk, yazın sıcak olduğu, rahle, eski halı, süpürge gibi eşyaların konulduğu, depo olarak kullanıldığı gibi haklı şikayetler… Camilerde namaz kılmaya gelen kadınlara erkek cemaat tarafından kötü muamele yapıldığı ve abdest alacak yer bulamadığı gibi şikayetler de çok geldi.

    ÇÖZÜM 3T PROJESİYLE GELİYOR
    Nasıl bir çözüm düşündünüz peki?
    İstanbul Müftülüğü olarak 8 Mart 2011 Dünya Kadınlar Günü’nde -bu konu gündemiyle- yaptığımız toplantıda“3T Projesi” (Tespit, Tedarik, Takip) dediğimiz “İstanbul’daki Camilerin Kadınlar Bölümünü Güzelleştirme Projesi”ni hayata geçirmeye karar verdik. Projenin hedefini, İstanbul’da üç bini aşkın camide; kadınlara namaz için ayrılan mekânların, abdest alma yerleriyle tuvaletlerin nezih hale getirilerek, kadınların camiler ile yeniden buluşmasına katkı sağlanması olarak belirledik.

    30 EKİP 3 BİN CAMİYİ KADINLAR İÇİN GEZİYOR
    Proje bittiğinde kadınlar da tecrit edilmeden caminin o ferah genişliğinden faydalanarak kubbe altında namaz kılabilecek mi yani?
    3T Projesi’nin “tespit” aşamasında, il genelinde bütün camiler bir erkek vaiz veya murakıp ile bir kadın vaizden oluşan iki kişilik toplam 30 ekip (60 kişi) tarafından ziyaret edilmiş, kadınlara ait mekânlar detaylı şekilde incelenmiş, fotoğraflar çekilmiş, formlar doldurulmuş ve tespit edilen hususlar İstanbul Müftülüğü’ne rapor halinde ulaştırıldı. Denetimler esnasında camilerde kadınlar için kadın bölümlerinin mahfel veya ana mekânlarda oluşturulması, mahfelerde perde kullanılmaması, caminin ana mekânında yer oluşturulması durumunda bu kısmın perde ile değil, portatif, estetik, kadınların göğüs hizasını aşmayacak ve caminin ana mekân ve unsurlarını görmesini engellemeyecek şekilde ahşap parmaklıklarla ayrılması, kadınlar bölümünde fazla eşya bulundurulmaması gibi kriterler arandı.

    KADINLARA BAYRAM MÜJDESİ
    Lavabolarla ilgili de ciddi sorun var, malum.
    Maalesef. Lavabolarla ilgili de bu proje kapsamında kadınların nezih ortamlarda abdest alabilmesi için çalışıyoruz. Kriterleri mevcut ve mümkün olan birçok camide bu düzenlemeyi yapmaktayız. Mesela Süleymaniye Camisine hem tuvalet hem şadırvan yapıldı kadınlar için. Ancak şunu söylemek gerek: İstanbul’daki tarihi camiler yapılırken kadınlar düşünülmemiş ve onlar için şadırvan yapılmamış. Halbuki en fazla kadın cemaat tarihi camilere gelmekte. Tarihi ve turistik camilerle Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Tarihi Eserleri Koruma Kurulu gibi kuruluşlar ilgilendiği için bizler tasarrufta bulunamıyoruz. Ama kadınlara bir bayram müjdesi vermek isterim: Şimdi restorasyonu süren Üsküdar Mihrimah Sultan Camisi, Beyoğlu Ağa Cami gibi, Eminönü’ndeki Yeni Cami’de de kadınlar için abdest alma yerleri projelendirildi, restorasyon bitince kadınların da abdest alabilecekleri mekanlar olacak.

    TESPİTTEN SONRA TEDARİK VE TAKİP
    İkinci ve üçüncü T’lerden de haber verin… Tespitten sonra ne olacak?
    Projenin ikinci “T”si tedarik, bu aşamada raporlarda belirtilen eksikliklerilçe müftülüklerine bildirilerek giderilmesi isteniyor, halen bu devam ediyor. Üçüncü “T” ise takip. Takipte, denetimler yapılacak, istenen düzeltmelerin yapılıp yapılmadığı kontrol edilecek. Konunun halkımız tarafından da izlenerek, gözlenen olumsuzlukların resmi internet sitesinde oluşturulacak forum vasıtasıyla İstanbul Müftülüğü’ne iletilmesi istenecek. Bu forumun, camiler, Kur’an Kursları ve basın yoluyla tanıtımı yapılacak ve denetim sürecinin sürekliliğine halkın katkıda bulunması sağlanacak.

    CEMAATİ DE GÖREVLİLERİ DE EĞİTİYORUZ
    Halkın-cemaatin devrede ve her şeyin şeffaf olması iyi ama malum, fiziki şartları düzeltmek zihniyeti değiştirmekten kolaydır. Kadınların camide yeri olmadığını iddia edenler için ne yapıyorsunuz?
    Başkanlığımız sorunla gerçekten hassasiyetle ilgileniyor. Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez olumsuz şartlarda namaz kılmak zorunda kalan ve camide kötü muameleye tabi kalan kadınlardan medya aracılığı ile özür dileme nezaketinde bulundu. Konuyu 24-25 Mart 2011 tarihli İl Müftüleri Toplantısına taşıdı ve camilerde kadınlar için bir dizi düzenleme yapılması kararının toplantının sonuç bildirgesinde yer almasını sağladı. Ayrıca İstanbul Müftülüğü de camilerdeki “3T” projesini büyük gayretle yürütüyor. Tedarik aşamasının başarıya ulaşabilmesi için, görevliler ve cemaatte farkındalık oluşturmak için İstanbul’un bütün camilerinde “cami ve kadın” adlı hutbeler okutuldu. Vaazlarda konu işlenmeye devam ediliyor. Ben bizzat İstanbul’daki 39 ilçede görev yapan imam, müezzin, Kur’an kursu hocası ile cami ve Kur’an kursu dernek başkanlarının tamamına projeyi tanıtan seminerler verdim.

    TEPKİ DEĞİL DESTEK ALIYORUZ
    Siz projeyi yürüten isimsiniz. Diyanet içinde bir dirençle ya da mevzuyu hafifseme gibi olumsuz bir tepkiyle karşılaştınız mı? Diyanet kadrosu nasıl yaklaşıyor? Malum bir kısım erkek cemaat camiler kendi mülküymüş gibi davranabiliyorlar… Haksız oldukları kadar hoyratlar da…
    İstanbul Müftülüğü adına projenin takibini bu iş için kurulan bir komisyon olarak takip ediyoruz. Gerek Başkanlığımızdan gerekse Müftülüğümüzden sadece destek ve teşvikle görüyoruz. Müftülerimiz destekliyor, Başkanlığımız kesinlikle projenin hayat bulmasını istiyor. Hem de sadece İstanbul’da da değil, bütün Türkiye’deki camilerde. Halktan ise olumsuz tepkilerden çok daha fazla olumlu tepkiyle karşılaşıyorum. Kadınlar projeden çok memnun, bir an önce hayata geçirilebilmesi için dua ediyorlar. Olumsuz tepki gösterenlere ise projeyi ve dinimizde kadınların camilerde namaz kılmasının yerini, faydalarını anlatıyorum. Böylece onlar da doğru bilgiye ulaşmış oluyor.

    AMACIMIZ HERKES İÇİN ENGELSİZ ERİŞİM
    Özürlüler ve çocuklar için de bir tedbiriniz, çalışmanız vardır herhalde?
    Projenin içinde engellilerin abdest alma ve namaz kılma alanına engelsiz erişimi için de kriterlerimiz var. Kim bu dinin mensubu ise ve namaz kılmak istiyorsa Allahın evi engelli, engelsiz, kadın erkek herkese açık olmalı. Camiler kimsenin malı veya tekelinde olamaz. Camiler oraya giden veya gitmek isteyen herkesin Rabbine yönelme mekanı olmalı. Çocukların camiye katılımının teşvik edilmesi ile ilgili Başkanlığımızın ayrıca çalışmaları var.

    DÜŞÜMDEKİ CAMİ…
    Nasıl bir cami düşlüyorsunuz? Mesela bir beş yıl sonrası için?
    Kadınların; tuvalet, lavabo ve ayrıca abdest alma şadırvanı olan, nezih, modern mekânlarda abdest almasını; caminin ana mekânında caminin ana unsurları olan mihrabı, minberi görerek, kendisini camide Allahın huzurunda bütün insanlarla eşit hissederek, bu zamana kadar yapılan haksızlıklar giderilmiş, kadın olduğu için camilerde olumsuz muameleyle karşılaşmaktan dolayı oluşmuş olan gönül kırgınlığı onarılmış olarak namaz kıldıkları Allahın evi olan camiler düşlüyorum.

Yorum Yaz



Yorumlar (0)

Yorum Yok
E-DERGİ
ABDURRAHMANGAZİ MAH. OSMANGAZİ CAD. NO: 123/127 KAT: 1 DAİRE: 19 SANCAKTEPE/İSTANBUL Tel : 0216 311 58 27 Gsm : 0216 311 58 27 www.camidergisi.com